Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, görevinden ayrıldıktan sonra ikamet ettiği belediyeye ait lojmanın satışıyla ilgili davayı kaybettiğini duyurdu. Gökçek, 7061 sayılı kanun kapsamında evin satışını talep ettiklerini ve evin eşi tarafından satın alındığını belirtti.
Ancak Yargıtay, satış sürecine ilişkin belediye meclisine sevk edilen yazının altında Gökçek’in imzası bulunmasını gerekçe göstererek işlemi geçersiz saydı.
“EŞİM RAYİÇ BEDELİN ÜZERİNDE SATIN ALDI”
Gökçek, açıklamasında evin satışının tamamen yasal olduğunu savunarak şu ifadeleri kullandı:
"7061 sayılı kanunla kamu ve belediye lojmanlarında oturanlara içerisinde oturdukları lojmanların satış hakkı getirildi. Ben de o tarihte bu maddeden yararlanarak içerisinde oturduğum lojmanın satışını belediyeden talep ettim. Ve şu anda içerisinde oturduğum evi eşim satın aldı."
Gökçek, konutun, o dönemki Belediye Başkanı Mustafa Tuna tarafından satışa sunulduğunu ve satışın güncel rayiç bedelin yaklaşık yüzde 10 üzerinde gerçekleştiğini söyledi.
“KARAR ALEYHİME AMA SAYGI DUYUYORUM”
Yargıtay kararının ardından yaşadığı evi boşaltacağını ifade eden Gökçek, açıklamasında şunları söyledi:
"Bugün, Mustafa Tuna döneminde satın aldığım bu evimle ilgili görülen davada Yargıtay süreci tamamlandı ve davayı kaybettim. Gerekçe olarak, 2017 senesinde satışla ilgili belediye meclisine sevk edilen yazının altında benim de imzamın bulunması yayınlandı."
"Şimdi belediye, bu satış bedelini tarafıma iade edecek ve ben yaşadığım evden çıkacağım."
Kararın aleyhine olduğunu belirten Gökçek, adalet sistemine olan inancını koruduğunu ve yargının kararlarına saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı:
"Bu ülkede hukuk var ise, kararları hoşumuza gitmese bile ona riayet etmek hepimizin sorumluluğudur. Benim durduğum yer belli: Her zaman hukuk, her zaman adalet."
“YARGILANMIYOR” İDDİALARINA YANIT VERDİ
Melih Gökçek, açıklamasının sonunda hakkındaki bazı söylemlere de değinerek şu ifadeleri kullandı:
"‘Melih Gökçek yargılanmıyor’ şeklinde devamlı yeniden edilen söylemlerin ne kadar temelsiz ve toplumu yanıltıcı olduğu da bu süreçle birlikte bir kez daha ortaya çıkmıştır. Hukukun işleyişini siyasi malzeme yaparak gerçekleri çarpıtmak, ne adalete ne de millete hizmet eder."
