Türk Sinemasını Müslüm Kurtaracak!

Can Ulkay ve Ketche’nin yönettiği, Arabesk müziğinin kült şarkıcısı Müslüm Gürses’in hayat hikayesini sinemaya uyarlayan Müslüm filmi hem gişe başarısı hem de filmin yapım-yapım sonrası dedikodularıyla ortalığı karıştırmaya devam ediyor. Bugün de filmin ortak yapımcısı Nuri Yıldırım ve Muhterem Nur birbirlerini suçlayan açıklamalar yapmışlar.

İşin beni üzen tarafı ise başka... Filmi basın gösteriminde izledikten hemen sonra bir tweet atmış ve ¨Müslüm çok iyi film, gözümü kırpmadan izledim. Doğru bir PR çalışmasıyla yılın en iyi gişesini yapar gibi geliyor. Timuçin Esen'in Müslüm Gürses performansı Ray filmindeki Jamie Foxx ile kapışacak kadar iyi¨ diye yazmıştım.

Tweet bağlantısı: https://twitter.com/murattolga/status/1054341884351561728

Bu öngörüyü abartılı bulan, seyircinin komedi filmlerinden başını kaldırıp böyle acıklı bir hayat hikayesine ilgi göstermeyeceğini, Müslüm Gürses’i dinleyen tayfanın (kaba tabirle jiletçiler) Müslüm için bile sinemaya gitmeyeceğini savunanlar oldu ama biliyordum; Müslüm bu yılın en önemli gişe işi olacaktı ve öyle de oldu!

VİZYONA GİRECEK BİR FİLM VAR, ÜZÜLDÜM

Açıkçası ben buna herkesin sevineceğini sanmıştım ancak gişe üretilen filmler söz konusu olduğunda tuhaf bir kibir ve aşağılama makinesi homurdanarak çalışmaya başlıyor. Karşımıza çıkan, sinema sanatı/eğlencesi adına bir şey ifade etmeyen basit işleri eleştiriyoruz. Örneğin 7 Aralık’ta vizyona girecek bir film var, bülten yollamışlar, afişini görünce üzüldüm, fragmanı izleyince acım daha arttı. Metin Akpınar, Cihan Ünal, Perihan Savaş, Erkan Can, Ruhi Sarı, Güven Kıraç, Nilgün Kasapbaşoğlu, Erhan Yazıcıoğlu... Yılların oyuncuları üç Vine komiğine dolgu vazifesi yapıyor. Ama bizim sinema entelijansiyası bunu değil de bedava oyunculuk dersi olan Müslüm'ü dert ediyor. Toplam gişesi 5.5 milyona yaklaşan Müslüm, 6. haftasında hala 500 bin civarı seyirciyi salonlara çekiyorken bile eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor.

Evet, bunu ben de biliyorum; gişe tek başına bir ölçüt değil ama Müslüm ¨hap yap para kap¨ tarzı sulu zırtlak bir komedi filmi değil. Aslına bakarsanız ben bir yaşam öyküsünün yılın gişe rekorunu kırması durumuna ilk kez şahit oluyorum. Müslüm’ün (gerçeklerden biraz bağımsız olsa da) etkileyici bir senaryosu, biraz abartıya kaçsa da güçlü bir rejisi ve harika oyunculukları var. Timuçin Esen’in, Müslüm Gürses’in en yakın akrabasını bile kandırabileceği oyunculuk performansı sinemamızda sürekli karşımıza çıkan bir şey değil.

Bakın, bu ülkenin son 10 yılında yılın en iyi gişesini yapan 10 filmin 7’si komedi, üstelik bu 7 filmin 4’ü Recep İvedik serisine ait. Böyle bir sinema ikliminde Müslüm gibi bir işin sektörü mutlu eden yapım olması çok önemli. Bu bazılarının ¨iki şebeklik yapar, milleti güldürür, parsayı toplarız¨ hevesinin önüne geçebilir. Seyirci bu hayat öyküsüne ilgisiz kalsaydı gerçekten sinemamıza dair tüm umutlarımızı yitirirdim ama Türk sinema seyircisinin aptal olduğunu düşünen kimilerinin aksine ben iyi bir işin her zaman şansı olduğunu düşünüyorum.

MUCİZE, AYLA...

Yazının sonunda şu tespiti yapmak isterim. Müslüm tek değil, geçtiğimiz yıllarda doğuda geçen bir azim hikayesi olan Mucize ve bir insanlık dersi olan Ayla gibi başka dramalar da iyi iş yaptı. Bu filmlerden yola çıkarak; giderek ayrışan toplumun kıymetli insanlar ve iyilik duygusu çevresinde yeniden birleşmek istediğini varsayıyorum. Recep İvedik’in kırma-dökme numaraları bu saatten sonra çalışmaz. Serinin yeni filmi vizyona girdiğinde bunu siz de göreceksiniz. Kavgadan, aşağılamadan, gerilimden kaçıyoruz artık. İçimizden çıkan iyi insanların, merhamet ve vicdan hikayelerini izlemeyi seviyoruz. Sinema bilirkişileri bu eserlere kibirli yaklaşmaz, biz de kendi kendimizi sosyal medyada gömmekten vazgeçersek şayet, bu Dünya’daki güzel halklardan biri olduğumuzu göreceğiz. Gerçekten öyleyiz...

Sinemayla ve başka güzel şeylerle kalın.

[email protected]