Dolandırıcıların babası Sülün Osman ve ilginç hikayesi

İstanbul’da 1923'de dünyaya gelen Sülün Osman’ın gerçek adı Osman Ziya Sülün’dür. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi dolandırıcısı olarak tarihe geçen Sülün Osman, birçok kamu malını ve tarihi eseri halka kiraya vererek veya satarak büyük paralar kazanmış bir isimdir. Hayat hikayesinin maceralarla dolu olması, çevirdiği dolaplarla ün kazanırken birçok kitaba ve filme konu olmuştur.

Dolandırıcılık işine ilk olarak ev sahibini dolandırarak başladığı bilinmektedir. Kurnaz bir zekaya sahip olan Sülün Osman’ın kurbanları genelde saf olan insanlar olurken, onları kandırarak paralarını alırdı. Mesleğinin inceliklerini Kumkapılı bir Rum olan Aleko’dan öğrendiği söylenmektedir. 1950 ve 1960 yıllarında yaptığı işlerle adını duyuran Sülün Osman; Galata Kulesi, Galata Köprüsü, kent meydanındaki saatlerle birlikte vapur gibi kamu mallarını vatandaşlara kiralamış veya satmıştır.

Hedefindeki saf vatandaşları daha çok para kazandırmak vaadiyle kandırarak ceplerindeki paraları alarak büyük meblağlar kazanmıştır. Dolmabahçe Sarayının önünde bir kaç arkadaşıyla bekleyerek insanların toplanmasını bekler, saatlerini ayarlatır onlardan para alırdı. Çevresinde toplananların ne yaptıklarını ve ne kadar kazandığını sorması üzerine Dolmabahçe sarayını bile satmaya çalışmıştır.

Bir diğer vakası ise Taksim meydanındadır. Meydanın tam ortasına paspas sererek gelen geçenden para alır, ne kadar kazanıyorsun sen buradan diyenlere komple Taksim Meydanını satmıştır.

Galata köprüsünü satmaya çalıştığı esnada tesadüfen tutuklanan Sülün Osman, mahkemede kendisini şu sözlerle savundu.

‘’Kusura bakma hakim bey. Memlekette Galata Kulesi’ni satın alacak eşekler olduğu sürece ben bu kuleyi satarım’’’

Tarzan Çetin’in ormandaki kulübesini satmaya çalışında yakalanmış ve hastanelik olana kadar dayak yemiştir. Kamu mallarını satmanın yanında medyumluk işine giren Sülün Osman, evlenemeyen kadınları evlendirdiği iddiasıyla kadınları dolandırmıştır.

Barda eğlendiği kadınları dolandırarak hesabı onların ödemesini sağlayan Sülün Osman, hayatını kolay para kazanarak geçirmiştir. 

Hapiste 20 Nisan 1962'de “Alın teri ile yaşamak” adlı bir konferans bile veren Sülün Osman, kendisiyle yapılan röportajlarda dolandırdığı kişilerin fakir olmadığını, kolay yoldan para kazanmak isteyen kişiler olduğunu söylemiştir.

Kitabında “Sülün Osman pırrr” sözüyle kendisine yer vererek duygularını rencide ettiği iddiasıyla Aziz Nesin’e dava açmıştır. Hapisaneden çıktıktan sonra dolandırıcılığa tövbe eden Sülün Osman, Zeytinburnu’nda bir meyhane açmıştır.

İstanbul, Beyoğlu’nda sürekli kaldığı otelde 61 yaşında vefat etmiştir. Ölümünün nedeni kalp krizi olduğu düşünülürken tüm dolandırıcılar gibi kimlik taşımadığı için 1984'de kimsesizler mezarlığına gömülmüştür.