Tedavi gördüğü hastanede 81 yaşında hayatını kaybeden, ömrünü İslam davasına adayan, Türkiye’nin önde gelen fikir insanlarından gazeteci ve yazar Şule Yüksel Şenler için Eyüp Sultan Camii'nde cenaze töreni düzenlendi.
Cenaze namazına manevi kızı Ayşe Yosunkaya ile yakınları ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve AK Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı, Şenler'in cenazesine katıldı.
ERDOĞAN: GERİDE BIRAKTIĞI MİRAS ÇOK ANLAMLI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şenler'in cenazesinde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Tüm Türkiye'yi ve tüm dünyayı etkisi altına alan bir mücadele insanının cenazesi vesilesiyle bir aradayız. Okumakla, yazmakla geçen ömrü dün 81 yaşında nihayete erdi. Pek çok kadının ve elbette erkeğin hayatında dönüm noktası olacak bu azim, mücadele, inanç abidesini son yolculuğuna rahmetle, şükranla uğurluyoruz. Geride bıraktığı miras çok büyük ve anlamlıdır. Özellikle de kendisinin yaşadığı dönemde STK hareketlerini İslami kesimde en öne çıkarabilen isimlerden bir tanesi olmuştur. Seher Vakti dergisiyle o zamanlar İslami kesimde kalemşörlerimizin yer aldığı dergi olması bakımından malum bazı çevreleri rahatsız etmesi, bizi de mutlu etmesi bakımından önemliydi. Kendi iradesiyle yöneldiği hak ve hakikat yolu onu duruşuyla, samimiyetiyle kendi neslinin dikenler arasında açan bir gülü haline getirmişti. Verdiği mücadele onu son dönemin bayrak şahsiyetlerinden biri kıldı. Nice genç kızımızın inancından taviz vermeden okumasına, hayırlı bireyler haline gelmesine vesile oldu. Şule Hanfendi kitaplarıyla, yazılarıyla, konferanslarıyla on binlerce insanımıza en zor zamanlarda cesaret verdi. Onu horlayanların, eziyet edenlerin hiçbiri bugün hatırlanmıyor. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum."
AK PARTİLİ ÇALIK: SEMBOL İSİMDİ
Törende açıklamalarda bulunan AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık, “Şule ablamız bizim için çok değerli bir şahsiyetti. Bu mücadelenin sembol ismiydi. O bir çınardı, o bir mücahitti. Bu mücadeleye geçmiş dönemlerde verilen sıkıntılara göğüs germiş koca yürekli bir kadındı. Tanımaktan, tanışmaktan sohbet etmekten birlikte olmaktan çok büyük bir onur duydum. Başımız sağ olsun. Onun ruhu bütün Türkiye’yi saracak. İslam dünyası adına verdiği mücadelenin bugün çok kıymetli evlatları burada bulunuyor” diye konuştu.
DEMET TEZCAN: ÇIĞIR AÇMIŞ BİR İSİM
Şule Yüksel Şenler’in hayatını anlatan kitabın yazarı Demet Tezcan ise “Şule Yüksel Şenler bu ülkede çığır açmış bir isimdir. Gencecik daha 27 yaşında bir başına o dönemde dindar kimliğin hor görüldüğü dönemde dindar kimliği savunmuştur. Bunun mücadelesini vermiştir. Gençliğe emek vermiştir. Onlara dokunmuştur. Kadını ve erkeği ile kimlik inşasında çok değerli bir insanı yolcu ediyoruz. Bugün son kez on binler onun cenazesinde olacak. Burada olamayan insanlar yürekleri ve duaları ile burada olacaklar. Şule Yüksel Şenler'in ilk gençlik yıllarında ciğerlerine hastalık düşmüştü. Verem olmuştu. Tam teşhis konulduğu dönemde cezaevine girdi. Hastalığının en çetin günlerini cezaevinde en korkunç ortamlarında yaşadı. Döneminin Cumhurbaşkanı kendisini affetti. Şule Yüksel Şenler ise bunu kabul etmedi. En zor şartlarda hapis yattı. Her konferansı sonrasında hakkında soruşturma açıldı. O, bizim işaret fişeğimizdi” açıklamasını yaptı.
Şenler'in cenazesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da omuz vermesiyle cenaze aracına kadar taşındı.
Şenler'in cenazesi, Erdoğan'ın da bindiği cenaze aracıyla Eyüp Sultan Mezarlığına getirilip toprağa verildi.
ŞULE YÜKSEL ŞENLER KİMDİR?
1938, Mersin doğumlu. Altı çocuklu bir ailenin büyük kızı olarak dünyaya geldi. Ailevi nedenlerle ortaokul ikinci sınıfta iken öğrenimini yarıda bırakarak kendi kendisini yetiştirdi. Yazı hayatına Safa Önal’ın çıkardığı Yelpaze (1958-60) dergisinde yayımlanan bir hikâyesi ile başladı. Daha sonra Gökhan Evliyaoğlu ve Peyami Safa gibi devrin ünlü isimlerinin bulunduğu Yeni İstiklal gazetesinin gençlik köşesinde yazmaya başladı. Aynı dönemde resim ile müzik dersleri aldı. Ney ve kanun çalmayı öğrendi. İlk düşünce yazıları Faruk Nafiz Çamlıbel’in çıkardığı Kadın Gazetesi’nde (1961-63), “Duyuşlar-Görüşler” başlığı altında yayımlandı. Kadın olduğunun anlaşılması için, “Yüksel”in önüne “Şule” ismini ekledi Ayrıca, Ankara’da yayımlanan Medeniyet, Erzurum’da Ahmet Polat’ın çıkardığı Hür Söz gazetelerinde makale, şiir ve hikâyeleri çıktı. 1965 yılında, o zamana kadar benimsemiş olduğu Batılı modern yaşam tarzını terk ederek dindar bir hayata yöneldi.
Yeni dönemindeki yazıları 1966 yılından itibaren Yeni İstiklâl, Babıalide Sabah (kadın sayfaları hazırladı), Bugün (günlük fıkra, 1967) gazetelerinde yer aldı. Kardeşi Özer Şenler ile birlikte çıkardığı Seher Vakti dergisinde İslami örtünmeye teşvik eden resim, yazı ve şiirlerin yer aldığı kadın sayfaları düzenledi (1969). Aynı yıllarda çeşitli il ve ilçeleri dolaşarak “İslâm’da Kadının Yeri ve Mükellefiyetleri”, “Türkiye’de Manevi Buhran” ve “Dün, Bugün, Yarın” konulu konferanslar verdi. Konuşmaları, özellikle öğrenim çağındaki genç kızların örtünmeyi benimsemelerinde etkili oldu.
Yazı ve konuşmaları nedeniyle hakkında çok sayıda dava açıldı. 1971 yılında, bir yazısında dönemin cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla mahkûm edildi ve bir süre hapis yattı. Onun dışında açılan davalardan beraat etti. Yazıları daha sonra Millî Gazete (1974), Zaman (1988), Mektup (1988-89), Vahdet (1988-89) gazete ve dergilerinde yer aldı. Büyük ilgi gören Huzur Sokağı romanının ilk cildi, Birleşen Yollar adıyla sinemaya uyarlandı(1970). Filmin başrollerinde Türkân Şoray ve İzzet Günay yer aldı.
“Şule Yüksel Şenler, bu toprağın bağrından çıkmış ve pek çok konuda ilkleri yaşamış, bir "örnek" isim. 60’lı yılların Türkiyesinde toplum bir kadının -genç kızın- başörtülü gazetecilik yaptığına, yurt çapında seri konferanslar verdiğine şahitlik ediyor, başörtülü kadının ilk mahkemesini ve ilk mahkûmiyetini şaşkınlıkla izliyordu. Kâh hüzün ve acıyla, kâh sevinç ve coşkuyla Şule Yüksel şahsında satır satır bir çığır öyküsü yazılıyordu...” (Demet Tezcan)
ŞULE YÜKSEL ŞENLER'İN ESERLERİ
Hidayet (1969), Gençliğin Izdırabı (1970), Bize Ne Oldu? (1970), Bir Bilinçli Öğretmene (1970), Sağ El (1970), Yılanla Tilki (1970), Huzur Sokağı (2 cilt, 1970, 73), Her Şey İslâm İçin (1974), Duyuşlar (1975), İslâm’da ve Günümüzde Kadın (1975), Uygarlığın Gözyaşları (1990), Kız ve Çiçek (1990).
Kaynak: Ajanslar