Simsiyah !

Yorgun Burak Yılmaz,

Baş dönmesi yaşayan Diaby,

Migreni azan N’Koudou,

Devreyi tamamlayamayan Güven Yalçın,

Ve 7’de 1 yapmış moralsiz bir takım..

Karşında ise Çin sermayesini arkasını almış bir Premier Lig ekibi.

Bu olumsuz şartlara rağmen, elde var 2 tane iyi veri.

Takım daha derli,toplu.

En azından orta sahadaki o kocaman boşluk kaybolmuş durumda. 

Hatlar birbirine daha yakın. Çok parlak bir oyun olmasa da, ilk 7 maçın aksine, pozisyon bulabilen bir takım var ortada.

Her maçta yaşanan o garip defans hataları ise ortadan kalkmış gözüküyor.

Çok kreatif bir oyun yok ama yardımlaşma en üst düzeyde. Bu sezon içerisinde izlediğimiz en mücadeleci Beşiktaş sahada. Yeterli mi? Değil. Oyuncu yerleşiminden, sistem karmaşasına kadar bir çok problem hala dağ gibi duruyor. Paslaşma uğruna pozisyona girmekte zorlanıyor takım. Oyuncuların özgüveni azalmış durumda. Kazanma alışkanlığı  beklenen takım tam tersine kaybetme alışkanlığına sahip takım hüvviyetine evrilmiş durumda. 

Bu kadar mücadele eden bir takım yine istediğini alamıyorsa, oyuncu kalitesinin sorgulanmaması mümkün değil.

İkinci olumlu veri ise taraftar. Bunca kötü sonuç ve haftaiçi olmasına rağmen 25 bine yakın Beşiktaşlı tribünde.

Üstelik tecrübeliler. Şampiyonlar Ligi maçlarında olduğu gibi top rakipteyken ayrı, top takımdayken ayrı destek veriyorlar. Tribünün gündeminde ne başkanın bırakma kararı, ne de seçim belirsizliği mevcut. Varsa yoksa Beşiktaş.

MAÇIN SORUSU: Berbat bir transfer planlamasının sancılarını bütün sezon çekecek gibi gözüküyor Beşiktaş..

Futbol direktörlüğü elbette modern çağın gerekliliği. Juventus’un bu görevi Nedved’e emanet etmesi de bundan. Beşiktaş’ın bu kritik işteki tercihini, çok değerli ve genç bir futbol adamı olsa, 2 yıl öncenin idari direktöründen yana kullanması uzun yıllar tartışılacak gibi duruyor.

Ve tabi  şunu sorgulamadan edemiyor insan. Boyd, Rebocho, Douglas, N’Koudou alınmasaydı da, bir tane adam gibi  sağlıklı forvet alınsaydı, ne olurdu?