Plebisit nedir? 

Plebisit, bir kişi veya önemli bir siyasi meselede halkın oyuna başvurma, bir hükümdar veya bir hükümet seçme; bağımsızlık veya başka bir devlet tarafından ilhak edilme yönünde bir tercihte bulunma veya önemli Milli bir siyasi konu hakkında karar verme gibi hayati konularda irade beyanında bulunulması için bir ülkede veya belirli bir bölgede yaşayan bütün ahalinin görüşüne müracaat etme şeklinde tarif edilebilir.

Esasında plebisit kavramının anayasa hukuku ve uluslararası hukuk açısından iki farklı anlamı bulunmaktadır. Anayasa hukukunda plebisit, vatandaşların, belirli esaslar çerçevesinde kendi adlarına kullanmak üzere egemenliği bir kişiye verme veya o kişinin yapmış olduğu ve yapacağı icraat hakkında iradesini beyan etmek üzere oy vermeleri şeklinde anlaşılmaktadır. Uluslararası hukuk çerçevesinde ise plebisit, üzerinde anlaşmazlık bulunan bir toprak parçası veya bölgenin geleceğinin o toprak parçası üzerinde veya o bölgede yaşayan halkın reyleri ile belirlenmesi yöntemi olarak değerlendirilmektedir. Bu anlamı ile, bir toprak parçası veya bir bölgenin hangi devlete ait olacağının ve geleceğinin, o toprak parçası veya bölge üzerinde yaşayan halkın reyi ile tayin olunması için yapılan oylamaya plebisit adı verilmektedir.

Plebisite ne zaman başvurulur? 

Plebisite gidilmesini gerektirecek hayati konular, bir ülkenin veya belirli bir bölgenin ve burada yaşayan insanların geleceğinin tesbit edilmesi bakımından temel faktörler olarak kabul edilebilecek konulardır: Bir kimseyi imparator, kral veya lider olarak kabul edip etmeme; bağımsız bir ülke veya bir bölge olarak kalma veya başka bir ülke tarafından ilhak edilme konusunda bir tercihte bulunma; nihayet ülkeyi veya sözkonusu bölgeyi ilgilendiren başka bir milli siyasi konu hakkında karar verme.Belirli bir nüfusun ve toprak parçasının geleceğini tayin etmenin bir aracı olarak plesibite başvurulur.

Tarihte Plebisite hangi dönemlerde başvuruldu? 

İlk defa Fransız İhtilalinde, galip Fransız Cumhuriyeti tarafından; daha sonra da I. Napoleon tarafından gerçekleştirilen toprak ilhaklarına meşruiyet kazandırmak amacıyla kullanılmıştır. Bununla beraber, plebisitin kullanılmasının en bilinen örneği, Fransa tarihinde, 1851 hükümet darbesinin tasdik edildiği ve III. Napoleon'a imparatorluk ünvanının verildiği 1852'de gerçekleştirilen plebisittir.

Bu tarihten sonra, plebisit kurumunun III. Napoleon tarafından –gerçekleştirdiği fetihleri savunmak üzere- kullanılmıştır. III. Napoleon'un plebisite başvurduğu olaylar arasında Nice ve Savoy olayları ile 1859-60 döneminde Kuzey İtalya Dükalıkları problemleri sayılabilir.

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra plebisitler, halkın arzularının tam olarak ortaya çıkmasını garanti altına alma çabaları çerçevesinde, uluslararası denetim altında ve gizli oyla devam etti. Nitekim 1919 Uluslararası Barış Konferansı, uluslararası problemlerin halledilmesi yolunda 8'i fiili olarak gerçekleşen 17 plebisit uygulamasının gerçekleştirilmesini teklif etmiştir.

Referandum ile plebisit arasındaki farklar nedir? 

Referandum ile plebisit ayrı ayrı kavramlardır. Birincisi, esas itibariyle bir siyasi ktidar tarafından alınan bir kararın veya hazırlanan bir kanunun halk tarafından tasdik edilip edilmeyeceğini ortaya koymayı amaçlayan bir oylama olduğu halde, ikincisi, başlangıçtaki tarifle de ifade edildiği gibi, hakimiyetini kabul edip etmeme konusunda bir şahsın veya bir devletin veya iktidarın oylanmasıdır. Referandumda bir metin, Plebisitte ise bir şahıs (bir hükümet başkanı veya bir lider) veya bir iktidar veyahut bir toprak parçasının geleceği oylanmaktadır.

Uygulamada plebisitin anlamı ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Örneğin İsviçre'de referandum ve plebisit kavramlar aynı anlamda kullanılmakta iken, Fransa'da daha çok halkın belli kişiler hakkındaki eğilimini belirlemek için yapılan genel oylamalar anlamında kullanılmaktadır.

Plebisitin, bir toprak parçasının veya bir bölgenin hangi devlete tabi olacağının ve orada yaşayan nüfusun geleceğinin ne olacağını belirlenmesiyle ilgili oylamalar şeklinde ifade edilen anlamı, içeriği biraz değişmiş olarak günümüzde de geçerli olmaya devam etmektedir. Nitekim, uluslararası politika literatüründe ve diplomatik çevrelerde sık sık çeşitli anlaşmazlık konusu olan bölgelerde yaşayan insanların kendi geleceklerini kendilerinin belirleyebilme (Selfdetermination) haklarından söz edilmektedir. Bunun en bilinen örneğini, yıllardan beri İsrail tarafından işgal edilmiş bulunan Arap topraklarında yaşayan Filistinlilerin durumu teşkil etmektedir.

Günümüzde plebisitin yeni bir anlamı üzerinde de durulmaktadır. Birden çok parti yerine tek partinin iktidara talip olduğu sistemler ile "hakim tek partili" sistemlerde, siyasi iktidarlar tarafından düzenlenen seçimlerin plebisit olduğu veya en azından plebisite dönüşme ihtimalinin bulunduğu görülmektedir. Bu seçimlerde, ya seçmenlerin oy verebilecekleri alternatifler yoktur veya günümüzde son derece etkili olan propaganda vasıtaları iktidarda bulunan hakim parti lehinde kullanılmaktadır. Bu durumda yapılan şey, seçim olmaktan çok tek partinin veya hakim partinin oylanmasıdır. Seçmenler, bu partiye herhangi bir şekilde "evet" veya "hayır" demek durumunda kalmaktadırlar. Örneğin Komünist partilerin seçime katılan tek parti olduğu Doğu Bloku ülkeleri ile, bu blok dışındaki diğer diktatörlüklerde yapılan seçimler ve halkoylamaları plebisit olarak kabul edilmektedir. Bu anlamıyla plebisitlerin genellikle diktatörler tarafından hakimiyetlerini, halkoyuna dayandırarak, meşrulaştırmak amacıyla yapılmış ve yapılmakta olduğu görülür. Diktatör liderler yaptıkları işler konusunda "evet" veya "hayır" cevapları istedikleri için, yapılan oylamaların referandumdan ziyade plebisit olarak kabul edilmesi gerekmektedir.