Korona Günlerinde Futbol

Sonda söyleneceği başta söyleyelim. Bu maçlar oynanmamalıydı. Seyircisiz oynatmak yeterli tedbir değil. Maça Fenerbahçe eldeki oyuncuları ile 4-1-4-1 dizilişi ile çıktı. İlk on dakika seyircisiz maçta Konyaspor topu Fenerbahçe'ye bırakınca Fenerbahçe sanki  hak ediyormuş gibi göründü. Ancak bu Konyaspor'un oyun planı idi. Bu plan 15. dakikadan sonra sonuçlarını vermeye başladı. Fenerbahçe tembel ve temposuz pasları sonucunda pozisyon bulamazken yaptığı top kayıpları Konyaspor'a pozisyon olmaya başladı.

Çizgiyi geçti mi geçmedi mi tartışması yaratan pozisyon ilk büyük uyarıydı. Yeri gelmişken bu pozisyonda gol çizgisi teknolojisi neden yok sorgulattı. Unutmayalım ki bu pozisyonlarda top kıl kadar dahi çizgiye değse pozisyon gol olarak değer kazanmıyor. Geçen sene Liverpool bu şekilde şampiyonluk kaybetti. İzdüşümü olmadan çizgiyi geçti ya da geçmedi demek imkansız. Bu anlamda bu pozisyon gol idiyse Konyaspor adına yazık oldu. Golde Jailson'un hatası olduğunu söyleyebiliriz ancak Jailson'da bize "Ne ben ne de Gustavo orjinal stoperiz" diyebilir.

İkinci yarıda Fenerbahçe'de Deniz, Mevlut ve Ferdi girdi oyuna, rakip 9 kişi kaldı. Bu esnada rakibin sağ beki kırmızı kart görmüşken Fenerbahçe ısrarla rakibin sol kanadından atak yaptı. Bir bölümde Deniz Göksoy'un dediği gibi topla en çok oynayan, oyun aklı Tolga oldu. O oyundan çıktı sol beke Deniz geçti ortaya Hasan Ali geçti. Yani futbol adına olabilecek tüm gariplikler Fenerbahçe adına sahada oldu. Peki bunların sorumlusu kim ? Saha kenarında duran Zeki Murat Göle mi ? Futbolcular mı ? Taraftar mı ? Bence tüm bu olanlarda tüm ve temel pay yönetimin. Söyledikleri ve yaptıkları bu kadar zıt olan, mevcut yapıyı teslim aldığından da kötü hale getiren yönetim bu çöküşün bir numaralı sorumlusudur.

Ali Koç, Fenerbahçe'yi devir aldığında durumu borca batık olarak nitelendirmişti. Şimdi Fenerbahçe hem borca hem de umutsuzluğa batık. Korona günlerinde futbol yaşayan ülkede Fenerbahçe kendini futbol karantinasına aldı.