banner38

Aydın Ünal 'Fanusta yaşayanlar'ın patolojik halini yazdı

Yazar Aydın Ünal, dünyevi her türlü imkanlardan faydalanabilen, ülkenin bütün nimetlerini iliklerine kadar yaşayan ancak kolay bir şekilde yönlendirilebilen kitlenin patolojik bir vaka halinde olduğunu belirterek acil çözüm bulunması gerektiğini yazdı. Ünal'ın Yeni Şafak'taki yazısı şöyle:

Gündem 20.05.2023, 11:51
Aydın Ünal 'Fanusta yaşayanlar'ın patolojik halini yazdı

Varlıklı ailelerde büyümüşler. İyi eğitim almışlar: Özel okullarda, kolejlerde, yüksek puanlı üniversitelerde okumuşlar. Yüksek lisanslarını yurtdışında yapmış, dünyayı gezmişler. En az bir yabancı dil biliyorlar. Sanatla ilgileniyor, sinemaya, konserlere gidiyor, belki bir müzik enstrümanını kullanıyorlar. Kitap okuyorlar. Dijital dünyanın içindeler. İyi giyiniyorlar. Yediklerine içtiklerine dikkat ediyorlar. Spor yapıyorlar. Bilimin “ışığını” zerrelerine kadar çekmişler. Sorgulayıcılar. Çok özgüvenliler…

Bütün bu iyi vasıflarına rağmen, ilginç bir şekilde, kolayca yönlendirilebiliyor, manipüle edilebiliyor, kandırılabiliyorlar. Kolayca ikna oluyorlar. Kendilerine bir şey söylendiğinde, sorgusuz sualsiz, tam bir teslimiyetle inanabiliyor; bir hedef gösterildiğinde mükemmel bir itaat ve adanmışlıkla oraya yürüyebiliyorlar.

Oy pusulalarında “uçan mürekkep” kullanılacağı, Kılıçdaroğlu’na basılan mührün mürekkebinin silinip sandıkların açılacağı zaman Erdoğan’ın pusuladaki bölümünde mühür belireceği söylendiğinde buna inanabiliyorlar örneğin.

Manzara ortadayken, rakamlar ortaya çıkmışken, matematik ve mantıkla savaşırcasına, “10 milyon girilmemiş oy var, kazandık” yalanına anında ikna olabiliyorlar.

“Kazandık, sandıkların başından ayrılmayın” denildiğinde ertesi akşama kadar robot misali oldukları yerde kalabiliyorlar.

Bu kadar da değil…

Örneğin sokakta gördükleri bir köpeğin başında durup hıçkıra hıçkıra ağlayacak kadar duyarlılar ama Esed’in insanlık dışı katliamından kaçıp ülkemize sığınan Suriyelilere; umudun verdiği direnç ile Kabil’den Van’a kadar yürüyerek gelebilmiş Afgan’a karşı en küçük bir sevgi kırıntısı dahi gösteremeyecek kadar acımasız, Hitler’i kıskandıracak kadar faşistler.

Bir “çocuk istismarı” haberi duyduklarında öfke patlamaları yaşarken aynı anda “inşallah senin çocuğunun başına da aynısı gelir” diyebilecek kadar vahşiler.

Kadına şiddet konusunda çok hassaslar ama sokakta gördükleri başörtülünün boğazını sıkacak kadar nefret dolular.

Özgürlükten yanalar ama kendileri ve kendilerine benzeyenlerin özgürlüğü dışında tahammülsüzler.

Özgür düşünceden, sorgulamadan yanalar ama konu Kemalizm olunca Budist rahipleri, manastır rahibelerini, tapınak şövalyelerini, Hint fakirlerini, Hasan Sabbah’ın müritlerini, hatta Fetullah’ın mankurtlarını dahi kıskandıracak kadar tutucu ve yobazlar.

Teröre, öldürmeye karşılar ama teröristle işbirliğine karşı tepkisiz; terör eylemlerini “mecbur bırakıldığımız seçenek” diye meşrulaştıracak kadar gözü dönmüşler.

Yardımlaşma, dayanışma, organize olma konusunda çok duyarlılar ama kendileri gibi düşünmediklerini gördüklerinde, depremzedelere, “müstehaksınız”, “beter olun”, “keşke siz de enkaz altında kalsaydınız” diyebilecek kadar insanlıktan, merhametten, akıl ve vicdandan yoksunlar.

Çok yenilikçiler mesela. Değişim istiyorlar. Ama Kılıçdar-oğlu’ndan, Temel Karamolla-oğlu’ndan değişim, yenilenme umacak kadar gerçeklikten kopuklar.

Bütün bu tezatlar, bu çalkantılar içinde çok da zayıflar. Sonuç bekledikleri gibi çıkmadığında, intihar edecek, intiharı telaffuz edecek, ruhen çökecek, ülkeden gitmenin yollarını arayacak kadar dayanıksızlar.

Adeta bir fanusta yaşıyorlar.

14 Mayıs akşamından bu yana, bu kitlenin akıl ve vicdan dışı tavırlarına, tutarsızlıklarına bakıp eğleniyoruz. Espriler, şakalar, komiklikler havalarda uçuşuyor. Açıkçası çoğumuz da hallerine bakıp bunlara acıyoruz.

Ama hayır. Bu manzara, toplumun geleceği için alarm veren bir manzaradır. Hatta bu manzara, mutlaka ciddiye alınması gereken bir milli güvenlik sorunudur.

Zira bu kitle azımsanmayacak bir kitledir. Sadece başında harf kodu olan gençlerden oluşan değil, orta ve orta yaş üstü nüfus içinde de artık önemli oranlara ulaşmış bir kitledir.

Daha da kötüsü, bu kitlenin hastalığı bulaşıcıdır ve gençler başta olmak üzere toplum içinde hızla yayılmaktadır.

Kendisini allame-i cihan olarak gören, evrenin ve hakikatin sırrına eriştiğini düşünen, daha doğuştan aydınlandığı vehmi içindeki bu kitle, kibir ve özgüven içinde bilgiye, öğrenmeye kapanmış bir kitledir ve bu haliyle de kötü niyetli ellerde kullanılmaya çok müsait bir kitledir.

Düşünsenize; Kılıçdaroğlu gelirse ülkenin rahatlayacağını, özgürleşeceğini, refaha erişeceğini, daha iyi yönetilebileceğini düşündüler. Akla, mantığa hatta bilime ters. Ama kulaklarına fısıldandı ve buna, o “yobaz” dedikleri kişilerin itaat, iman ve teslimiyetinden daha güçlü bir inançla bağlandılar. Bu seçimde olmadı ama gelecek seçimde, ya da sonrasında, bunlara bir buzağı, bir maymun, bir şarlatan aday olarak gösterilse çok rahat gidip oy vereceklerdir.

İşte bu boyutuyla mesele esasen bir milli güvenlik meselesidir. Toplumun önemli bir kesiminin kolayca kullanılabilir hale gelmesi ülke için tehdittir.

Bir nesil gözümüzün önünde kayboluyor. Çocuklar üzerinde artık anne-babalardan, öğretmenlerden ziyade internet etkili oluyor. Örneğin Enes Batur gibi, boş, edepsiz, kimliksiz bir figür çocuk ve gençler üzerinde hiçbir liderin, hiçbir hoca ya da şeyhin başaramayacağı kadar öğretici ve eğitici olabiliyor. En iyi eğitimi de alsalar, youtuber ve benzeri “yalancı peygamberlerin” tezgahından geçen nesiller, büyülenmiş gibi oradan oraya sevk edilebiliyorlar.

İktidarın son döneminde maalesef Milli Eğitim ve Aile Bakanlığı koltukları adeta boş kaldı. Yeni dönemde, alay ederek ya da acıyarak baktığımız bu kitlenin patolojik durumu mutlaka ciddiye alınmalıdır. Eğitim, talim ve terbiye boyutuyla ülkenin birinci meselesi olmalıdır. Bugün gülüyoruz ama önlem almazsak yarın ağlayacağımız kesindir.

Yorumlar (0)
banner35
Günün Anketi Tümü
Seçimi kaybedenler istifa etmeli mi?
banner21
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 88
2. Fenerbahçe 36 80
3. Beşiktaş 36 78
4. A.Demirspor 36 69
5. Başakşehir 36 62
6. Trabzonspor 36 57
7. Karagümrük 36 51
8. Konyaspor 36 51
9. Kayserispor 36 47
10. Kasımpaşa 36 43
11. Ankaragücü 36 42
12. İstanbulspor 36 41
13. Antalyaspor 36 41
14. Sivasspor 36 41
15. Alanyaspor 36 41
16. Giresunspor 36 40
17. Ümraniye 36 30
18. Gaziantep FK 36 25
19. Hatayspor 36 23
Takımlar O P
1. Samsunspor 36 78
2. Rizespor 36 68
3. Pendikspor 36 67
4. Bodrumspor 36 62
5. Sakaryaspor 36 62
6. Eyüpspor 36 62
7. Göztepe 36 60
8. Manisa FK 36 56
9. Keçiörengücü 36 56
10. Bandırmaspor 36 55
11. Boluspor 36 52
12. Altay 36 40
13. Erzurumspor 36 39
14. Tuzlaspor 36 38
15. Gençlerbirliği 36 38
16. Altınordu 36 35
17. Adanaspor 36 25
18. Denizlispor 36 23
19. Yeni Malatyaspor 36 16
Takımlar O P
1. M.City 38 89
2. Arsenal 38 84
3. M. United 38 75
4. Newcastle 38 71
5. Liverpool 38 67
6. Brighton 38 62
7. Aston Villa 38 61
8. Tottenham 38 60
9. Brentford 38 59
10. Fulham 38 52
11. Crystal Palace 38 45
12. Chelsea 38 44
13. Wolves 38 41
14. West Ham United 38 40
15. Bournemouth 38 39
16. Nottingham Forest 38 38
17. Everton 38 36
18. Leicester City 38 34
19. Leeds United 38 31
20. Southampton 38 25
Takımlar O P
1. Barcelona 38 88
2. Real Madrid 38 78
3. Atletico Madrid 38 77
4. Real Sociedad 38 71
5. Villarreal 38 64
6. Real Betis 38 60
7. Osasuna 38 53
8. Athletic Bilbao 38 51
9. Mallorca 38 50
10. Girona 38 49
11. Rayo Vallecano 38 49
12. Sevilla 38 49
13. Celta Vigo 38 43
14. Cadiz 38 42
15. Getafe 38 42
16. Valencia 38 42
17. Almeria 38 41
18. Real Valladolid 38 40
19. Espanyol 38 37
20. Elche 38 25
banner23