Beşiktaş iletişim artık iletemiyor

Facebook, Twitter ve İnstagram üçlüsünün iş başı yapmasıyla birlikte dünya artık yeni nesil iletişim araçlarının etkisine girmiş vaziyette. Gazete tirajları ve televizyon rating’leri hızla düşerken, dijital medya var gücüyle etkisini arttırıyor. Yeni nesil medyayı, klasik medyadan ayıran en önemli özellik ise akıllı telefonlar. Artık vapurda çay içeyim, akşam eve geleyim haberleri izleyeyim dönemi sona erdi. Uyku dışındaki tüm yaşantımızda, elimizde telefon var ve korkunç bir bilgi akışıyla karşı karşıyayız. Sosyal medya hayatın her alanında etkin. Ve tabi ki futbol sektörü de bu durumdan nasibini almış durumda. İletişim artık neredeyse saha sonuçları kadar önemli konuma gelmiş halde. Dünyaca ünlü kulüpler youtube abone sayısı üzerinden yarışıyor artık. Hangi kulübün yaptığı paylaşım ne kadar like alıyor hepsi göz önünde. Bu veri bombardımanı insan beynini o kadar etkiler hale geldi ki, sosyal medya üzerinden algıyı değiştirmek, artık günümüzün en önemli silahı olmuş durumda.

Beşiktaş,  2 yıl üstüste şampiyon olduğu dönemde sadece sahada değil, iletişimde de büyük bir zafer kazanmıştı. Candaş Tolga Işık önderliğindeki ekip dergiyi dijital, televizyonu hd hale getirirken, buldukları sloganlar ve yaptıkları icraatlerle, kulübün rakipler karşısında psikolojik üstünlüğü ele geçirmesini sağlamıştı. Pepe’ye yapılan Come To Beşiktaş videosu 2 milyar görüntülenme almış, Madrid’ten Lisbon’a birçok şehrin sosyal medyasında trend topic olmuştu. Koskoca Bayern Münih, Şampiyonlar Ligi eşleşmesi sonrası Come to diyerek Beşiktaş’a sosyal medya üzerinden sesleniyor,  kulübün yaptığı her paylaşım dünyada merakla bekleniyordu. Bilirsiniz tüm dünyada başarılı işler, diğerlerinin nefretini kazanır. Burada Beşiktaş iletişimin en büyük başarısı, sosyal sorumluluk projeleriyle neredeyse tüm ülkenin sempatisini kazanmak oldu.  Irkçılık ve işitme engellilerin sorununa dikkat çekmek için yapılan ‘’sessiz tezahürat’’, Van Gürpınar yatılı öğrencilerinin stada getirilmesi,  dünya yıldızlarının huzurevi ziyaretleri bunlardan sadece bir kaçı.

‘’Sahada alınan skorlar iyi olmasa,  İletişim departmanı bu kadar başarılı olur muydu?’’ sorusunu duyar gibiyim. Elbette futbolda hayatlar, skora endeksli. Ancak iyi bir iletişimin stratejisinin sadece kulübe değil, takıma da ciddi bir katkı sağladığı artık aşikar. Günümüz futbolunda neredeyse yüzde 90’ı kariyerli, üst düzey isimlerden oluşan bir oyuncu topluluğunu, doğru şekilde yönlendirmek de artık iletişim departmanlarının bir görevi. Buna en büyük örnek ise Burak Yılmaz. Taraftarın 2’ye bölündüğü, penaltı almasıyla, hakeme itirazıyla neredeyse ülkedeki büyük çoğunluğun antipatiyle baktığı Burak Yılmaz’ın tüm bu alışkanlıklarından vazgeçmesi, tekme dahi yese, tepki göstermemesi,  ıslıklandığı ilk maçlarda tribünle hiçbir dialoğa girmemesi tesadüf değil, doğru iletişimin eseri.

Gelelim günümüze. Candaş Tolga Işık’ın yeni yönetime girmek istememesi sonucunda ilginç bir tabloyla karşı karşıyayız. Algıyı yönetiminin bu kadar önemli olduğu bir çağda, Beşiktaş iletişim departmanı diye bir bölüm şu anda kulüpte yok. İletişimden sorumlu bir yönetici olmadığı gibi iletişimden anlayan herhangi bir profesyonel de şu anda kulüpte yer almıyor. Pazarlama departmanı, başkanın kişisel iletişim sorumlusu ve birkaç kişi iyi niyetle ,bu işi idareten yapmaya çalışıyor ama nafile.. İletişim artık başlı başına bir sektör ve tamamen bu işe odaklı kişilere emanet edilmesi gerekiyor. Şu 1 ayda yaşananlara gelin bir gözatalım.

OLMAYAN  İLETİŞİMİN 1 AYLIK TABLOSU

-Fenerbahçe-Galatasaray Youtube aboneliği için savaş halinde, Beşiktaş’ta işi taraftar organize etmeye çalışıyor.

-Takım Avusturya’da  kampta, medya kuruluşlarında tek bir  özel röportaj yok.  

- Beşiktaş, Kocaelispor’la İstanbul’da hazırlık maçı yapıyor, karşılaşmayı Kocaeli 41 kanalı Youtube’dan veriyor.

-Quaresma kafasına göre kulübü takipten çıkartıyor, oyuncuyu arayan-soran, sen ne yapıyorsun diyen yok.

-Daha imza atmadan başlayan, taraftarın Orhan Ak protestosu, gümbür gümbür geliyorum diyor, tek bir önlem alınmıyor.

-Taraftar maç bitimi sahaya iniyor, kulübeye yöneliyor, en nihayetinde ertesi gün yazılı açıklama yapılıyor.

-Başkan Fikret Orman, içeriğinin büyük kısmı doğru olan bir konuşma  yapıyor, kullandığı ‘’pırlanta’’ kelimesinden dolayı, birlik olun çağrısı güme gidiyor.

Görüldüğü üzere, siyah beyazlı camia, kötü iletişimin işi nerelere getirebileceğinin anlatıldığı bir ibret tablosuyla karşı karşıya.Elbette Beşiktaş yönetiminin önünde transfer yapmak, mali kaynak bulmak,  maaş ödemeleri gibi bir çok önemli konu var ancak güçlü bir iletişim departmanı oluşturmanın da en az diğer maddeler kadar önemli olduğu unutulmamalı. Günümüzde sıradan bir işi muhteşem gibi göstermek de ya da tam tersi, muhteşem bir işi vasatmış gibi sunmak tamamen oluşturduğunuz algıya bağlı. Bu yüzden de Beşiktaş’ta  iletişimle ilgili profesyonellerin bir an önce iş başı yapması şart. Unutmayın, sosyal medyayla insan hayatının bu kadar içiçe olduğu bir dünyada, iletişimi zayıf bir kurumun başarılı olma ihtimali yok denecek kadar azdır.