Barış Pınarı Harekatı'nın taktik ve stratejik hedefleri ile hangi milli sistemlerinin kullanıldığına dair değerlendirmeler
Uzun süredir süren planlama, hazırlık ve sınır bölgesine yapılan yığınağın sonrasında diplomatik şartların da olgunlaştırılması sonucu Barış Pınarı Harekâtı başladı. Harekatın taktik amaçları gereği yüzlerce köy PKK/PYD terör örgütünden temizlendi ve temizlenmeye devam ediliyor. Öncelikle belirtmek lazım ki, buradaki tüm köyler Kürt köyleri veya PYD de Kürt köylerini koruyor değil. Büyük çoğunluğu Arap ve diğer gruplardan oluşuyor ve DAEŞ buralardan sürüldüğünde yani DAEŞ’e yönelik uluslararası harekât kapsamında etkisiz hale getirilince yerini askeri veya kolluk kuvveti olarak illegal şekilde PKK/PYD terör örgütü aldı.
Harekatın taktik amacı: görüp, duyduğumuza göre 30 km civarındaki bir bölgeyi doğu-batı doğrultusunda PKK/PYD’den temizlemek. Suriye sınırımız boyunca hiçbir toprağımızın PYD ile komşu olmamasını sağlamak ve onları 30 km, bazı yerlerde belki daha uzun mesafeye kadar çekilmeye zorlamak veya çekilmez iseler imha etmek. Diğer belirlenen hedef ise, tampon bölge içinde karakol, tahkimat, silah ve mühimmat depolarını, eğitim kamplarını yok etmek ve direnen tüm PYD unsurlarını etkisiz hale getirerek, bölgede güvenliği sağlamak. Arap, Türkmen, Süryani veya Kürt sivil nüfusun güvenliğini sağlamak ve Suriye devlet otoritesi kurulup bölgeye hâkim olana kadar ve PYD terör örgütü bölgede silah bırakan kadar kalmak. Yani Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana ve ne işgali amaçlıyor ne de bölgede sonsuza dek kalmayı. Sizler 82.İl diye plaka takanlara aldırış etmeyin. Sonuçta hem insan kaybı hem de maddi olarak bu kalışın bir maliyeti olacak ve dünyada bize karşı genel konjonktürün sonucu kimse Kuzey Suriye’yi topraklarımıza katmamıza müsaade etmez. Zaten devlet adamlarımızın bu operasyon öncesinde sık sık dile getirdiği gibi kimsenin toprağında gözümüz yok. Nitekim PYD ve kurulması hayal edilen PYD-Kürt devleti riski olamasa idi böyle bir harekât söz konusu olmayacaktı. Diğer bir ifade ile orada PYD olmasa idi Suriye’de Esad yanlıları ve muhalifleri birbirlerini yeseler bile bir askeri müdahalemiz olmayacaktı. Nitekim yıllardır bunu yapıyorlar biz ise sadece ülkemize kaçan mültecilere kucak açıyoruz. Hiçbir zaman Şam yönetimi ile savaşmayı düşünmedik.
Diğer yandan bölgedeki şehir ve kasabaların alınarak PKK/PYD’den temizlenmesi, huzur ve güvenin ve sağlanması ve tecrit edilen DAEŞ’lilerin Türkiye ve dünyaya tekrar yayılması veya zarar vermesinin engellenmesi ve bölgedeki mevcut statünün devamı gibi taktik amaçların yanı sıra harekatın stratejik amaçları da var. Bunları da kısaca anlatarak kullanılan mühimmat ve silah sistemlerine geçmek istiyorum.
Harekatın stratejik amacı: Bölgede kurulması hayal edilen PKK/PYD yönetimindeki Kürt devletinin kurulmasını engellemek. Böylece bu devletin Akdeniz’e kıyısının da olması ile petrol ihraç etmesi sonucu güçlenerek Türkiye’yi tehdit eder hale gelmesini engellemek. Bu askeri tehdit kısmı biraz zor görünse de 40 yıldır PKK terörü ile mücadele eden Türkiye’ye yönelik sınırımızdan terör ihraç etme potansiyelleri olacağı aşikâr ve tartışılmaz. Üstelik bunu sadece Müslüman Kürtler bağlamında değil, her türlü Suriye Ermenisi, Nusayri ve diğer gruplardan insanlarla da yapacaklar. Benim yaşımda olanlar yıllarca TRT-GAP TV’de “Anadoludan Görünüm” programında bahsedildiği üzere etkisiz hale getirilen teröristler içinde ne kadar çok Sünnetsiz yani Müslüman olmayan Ermeni ve diğer gruplardan terörist olduğunu çok iyi hatırlayacaklardır.
Diğer bir önemli stratejik kazanım veya kayıp ise şu alacaktı. Eğer bölgede bir PYD-Kürt devleti yani Türkiye’ye hasım bir ülke veya Suriye içinde yarı özerk, federal bir Kürt devletçiği kurulsa idi Türkiye’nin tüm güney sınırı boyunca Arap alemi ile bağlantısı kesilmiş olacaktı. Ortadoğu gibi dünyanın en önemli merkezi ile tek bağımız İran ve neyi duyu belirsiz kimin yönettiğini anlamakta zorlandığımız Kuzey Irak kalacaktı. Üstelik Kuzey Irak’da da PKK ciddi faaliyet içinde ve taraftara sahip.
Bu yaz aylarını ABD’nin Ortadoğu savunma politikalarını araştırarak bu konuda bir çalışma yapan biri olarak burada çok şey yazabilirim ama inşallah yayınlandığında anlatmış olacağım. Ancak şunu söyleyeyim ki diğer bir stratejik amaç ise Ortadoğu’nun yeni uydu devletinin, yeni “Küçük İsrail”inin de önüne geçmiş olduk. Öte yandan İsrail kendi güvenliğini Suriye’nin istikrarsızlığı ve parçalanmasında gördüğü için Kuzey Suriye Kürt devletinin kurulmasını herkesten çok arzu ediyor ve el altından destekliyordu ama sonuç olarak Türkiye eğer başarırsa İsrail’e kardeş gelmesini engellemiş olacak. Bunun bir iyi bir kötü yönü var. İyi yönü tartışılmaz. Kötü yönü ise Esad’ın güçlenmesi ve ülkesinin bölünmesine mâni olmuş olacağız ve dolaylı olarak bölgede Rusya’nı güçlenmesine yardım etmiş olacağız ki bu şu an aramız iyi gözükse de orta ve uzun vadede Türkiye açısından da iyi değil. Yani Rusya’da en az Yunanistan ve İran veya İsrail kadar bir tehdit. Zaten ABD’nin açıktan silah vererek ve eğiterek desteklediği PYD’yi etkisiz hale getirmemiz veya zayıflatmamız bölgede ABD’nin etkisini azaltırken terazi mantığı ile otomatikman istemeye istemeye de olsa Rusya tarafının bölgedeki etkinliğini artırıyor. Son yıllarla birlikte Rusya Ortadoğu’ya döndü ve ABD’nin politikaları ve çıkarlarını sürekli baltalıyor ve Suriye coğrafyasının tartışmasız şu an en büyük askeri gücü. Ancak burada paragrafın gelişinden bir yanlış anlama olabilir. Rusya NATO müttefikimiz ABD’nin çıkarlarını baltalıyor ama bölgede ABD Rusya’ya ve teröre karşı bizim yanımızda olacağına PYD’yi destekliyor. Dolayısı ile normalde olması gereken yani Rusya, Esad, PKK/PYD karşısına Türk-Amerikan bloğu çıkması gerekirken tam tersine müttefikimiz tarafından sırtımızdan bıçaklanıyoruz. Şöyle bir soru akla gelebilir. Ne yapalım yani Rusya bölgede güçlenmesin diye PYD’yi rahat bırakalım, devlet de kurup bize terör ihracına mı başlasın? İşte burada kâr-zarar hesabı yapıldı, zannımca. Sonuçta teşbihte hata olması hiçbir ülkenin insanını hayvana benzetmiyorum, diplomatik ilişkiler bazında söylüyorum; zehirli yılanlarla dolu bir çukur var ve etraf fare dolu. Ancak yılanlar her ne kadar fareleri yedikleri için kontrol altında tutsalar da bizim için daha büyük bir tehdit. Tabi ki fareleri değil önce yılanları yok etmek lazım. Sonuçta fareler ile mücadele daha kolay.
Üstelik Rusya’nın da gizliden de olsa PKK/PYD’yi desteklediği bilinse de söz konusu Esad rejiminin ayakta kalması olduğunda Rusya’da PYD’nin bir devlet kurup Suriye’den bağımsızlığını ilan etmesini istemiyor. (Hala daha Moskova’da PKK bürosu var ve ABD gibi PKK’yı terör örgütü ilan etmiş değil. Diğer yandan bazı ABD’li senatörler harekatın başlamasından ötürü Kongre’ye PKK’nın terör listesinden çıkarılması yönünde teklif vermeye hazırlandıklarını açıkladılar). Dolayısı ile fareler şu an yılanlardan daha düşük bir tehdit olduğundan tercihte doğru, Barış Pınarı Harekatı’nın stratejik gerekçesi ve amacı da doğru. Bunun Rusya’nın işine yarayıp yaramayacağı şu an ikincil bir öneme sahip. Birinci tercih hangi kapıya çıkarsa çıksın Türkiye’nin güvenliği ve toprak bütünlüğü.
Harekatta diğer dikkat çeken husus da TSK’nın Özgür Suriye Ordusu ile birlikte hareket etmesi. Bu durum onlara kendi topraklarını kurtarma imkânı tanıyor ve Türkiye’deki bir kısım mültecilerin PYD tarafından işgal edilen topraklarına geri dönme fırsatı oluşturacak. Ancak bunlardan da öte Batı dünyasında Türkiye’nin işgalci olduğu tezini çürütüyor. Çünkü hiçbir ülke başka bir ülkeyi o ülkenin vatandaşları ile birlikte işgal etmez, edemez. Zaten bu ortaklık bile Türkiye’nin amacının Esad ve PYD tarafından kovulan insanları kendi topraklarına kavuşturmak olduğunu gösteriyor.
Bu arada iki gün önce roket saldırısı yapan PYD mevzileri de ele geçirildi. Aşağıdaki fotoğraflar bu roketlere ait.
GELELİM HAREKATTA KULLANILMASI MUHTEMEL MİLLİ MÜHİMMAT VE SİLAH SİSTEMLERİNE
Öncelikle insansız hava araçlarının da kullanıldığı harekattın ilk günlerinde ağır bombardıman ile silah, mühimmat depoları ve ikmal yollarının tahrip edilmesi amaçlanacağı için F-4E Terminatör ve F-16 uçaklarının sonrasında MANPADS tehdidi giderildikçe T-129 Atak savaş helikopterlerinin daha yoğun kullanıldığını tahmin ediyorum. Daha çok aşağıda anlatacağım akıllı mühimmat haline getirilmiş MK-82-83-84 bombaları yoğun kullanılmış olmalı. Geçende bir Rus gazetesine (MK.RU) harekatın gerekçeleri ve Türk-Rus çatışması çıkar mı şeklindeki (çıkmaz) sorularına cevap verirken şunu da yazdım ama yayınlamamışlar. (Röportajın uzundu az bir kısmı yayınlanmış.) Orada demiştim ki batılı ülkeler DAEŞ operasyonlarında ve özellikle Rusya kendi yayınladığı videolarda dahi akılsız yani güdümsüz bombaları hem de Tu-160, TU-22M gibi büyük stratejik bombardıman uçaklarından yüksek irtifalardan atarken Türkiye yıllardır terörle mücadele operasyonlarında hassas güdümlü mühimmat kullanıyor. Bunda amaç sadece bomba tasarrufu değil sivil hedef hassasiyeti. Ruslar İdlib ve diğer şehirlerde daha önce Fransızlar ve ABD şehirleri kasabaları bombalarken (Suriye şehirlerinin görüntüleri malum) biz önceki iki harekatta da (ZDH,FKH) El-Bab ve Afrin’i tanınmaz hale getirmedik. Bunu sebebi akıllı mühimmat idi. Oysa Körfez Savaşı’nda ABD’nin, özellikle Rusların ise Suriye’de girdiği şehir ve kasabalar tanınmaz hale geldi.
Türkiye artık kimseden mühimmat almadan milli mühimmatlar ile böyle bir harekatı icra edecek kapasitede. Sadece bir keskin nişancı tüfeğinin özel bir mermisini aldığımız Finlandiya veya Norveç’in ambargo kararı ise “fare dağa küsmüş” etkisinden başka bir şey değil.
Diğer yandan artık orijinal ve çağdaş yeteneklerimiz var. Mesela TUŞAŞ ANKA-B ve S modelinin SAR radarı ile PYD’nin ateş yakarak hedefleri saklama kabiliyetini 40km içinde etkisiz hale getirecek bir sentetik açıklıklı radar. Gerek Bayraktar TB-2 gerekse ANKA önceki iki harekatta olduğu gibi elektro-optik cihazları ile hem keşif hem de taşıdıkları roket ve akıllı mühimmatlar ile sürekli müdahale ederek yakın hava desteği veriyorlardır. Özellikle hafif zırhlı araçlar veya sayısı 5-10 kişilik gruplara F-16’lardan ziyade her ikisi de 24 saat havada kalabilen TB-2 ve ANKA’nın etkili olduğunu tahmin etmek zor değil.
Diğer yanda çok önemli bir husus da PYD’ye güneyden destek gelmesi riski. Sonuçta bu harekatın belki bizim kafamızda çizdiğimiz belki Rusya ve ABD ile anlaşılmış bir coğrafi sınırı var. Yani büyük bir PYD grubu Şam’a kaçsa ta Şam’a kadar uçup Şam’da bombalayacak halimiz yok. Diğer yandan hava sahasındaki bu benim bilemediğim sınırı da geçmeden keşif yapılması gerekiyor. PYD konvoylar halinde geliyorsa bunu Göktürk uyduları görebilir ama onlarda bir gün içinde sınırlı sayıda geçiş yapabiliyor. İşte burada keşif uçakları devreye giriyor. Bildiğiniz gibi F-4 kazalarından sonra biraz da kamuoyu baskısı ile RF-4E uçaklarını kal ettik. Şimdi F-16’larımız ABD’den son yıllarda alınan DB-110 (DB: Dual Band) keşif podu ile keşif yapıyor. 80-100 km menzili olduğu söylenen gece gündüz (optik/IR) çekim gerçekleştirilebilen ve dijital olarak alınan kayıtlar, uçuş sırasında 150 kilometre ötedeki mobil istasyona aktaran pod ile bölge muhtemelen taranıyor. Dolayısı ile destek göndermeye kalkan olursa uzun menzilli gereğinde SOM seyir füzesi gibi ama daha çok kanatlı güdüm kiti uygulanmış mühimmatlarla imha edilebilir.
Harekatın bu ilk günlerinde alışıla gelmiş T-155 Fırtına obüsü haricinden ateş destek vasıtaları kapsamında 40 km menzilli ROKETSAN T-122 SAKARYA 122 mm'lik Çok Namlulu Roketatar Sistemi (ÇNRA) atışları dikkat çekti, hatta canlı yayınlara yakalandı. Sosyal medyada Bora füzesi kullanımı üzerine çok haber çıktı ama bunlar asılsız. 280 km menzili olan bu füzenin atılacağı hedef yok. Hatırlayın yine bu köşedeki “Bora balistik füzesi artık Combat Proven” yazımda belirttiğim gibi en son Hakkâri-Derecik’ten Hakurk Kampına ateşlenmişti ama mesafe 160 km idi.
https://www.gaste24.com/bora-balistik-fuzesi-artik-combat-proven-makale,104.html
Diğer bir sürpriz gelişme daha doğrusu uzun süredir beklediğimiz ve daha önceki Fırat Kalkanı Harekâtında çok acı tecrübeler yaşadığımız AGTM tehdidine karşı koruma sistemlerinin milli veya yarı milli olarak geliştirilip uygulanması idi. Tankımız üzerinde görülen ve fotoğraflara yansıyan Teleskobik Periskop Sistemi TEPES ve Pulat Aktif Koruma Sistemi yani tanksavar (AGTM) mühimmatlarından koruyan sistemler.
Kullanılması muhtemel milli mühimmatları kısaca sayarak bitirmek istiyorum. Yukarıda da dediğim gibi eğer bunlar olmasa idi yakın zamandaki Libya harekâtında akıllı mühimmatı bittiği için harekata devam edemeyen ve ABD’den mühimmat talep eden İngiliz ve Fransız ordusu gibi olacaktık. Onlar dersini almış bekli daha çok stok yapmaya başlamıştır bilmiyorum ama aynı şey bizim başımıza gelse idi ABD’ye “Bizim JDAM ve JSOW’lar bitti, yenisini verin PYD’yi bombalayacağız desek” muhtemelen cevap: “Dalga mı geçiyorsunuz?” olurdu.
TÜBİTAK-SAGE’nin milli ürünleri ile başlayalım:
-KGK-Kanatlı Güdüm Kiti: 110 km civarı bir menzilden atılabiliyor. TSK envanterindeki 1000 lb’lik MK-83 ve 500 lb’lik MK-82 serbest düşme genel maksat bombalarını hassas saldırı amacı ile güdümlü mühimmata çeviren kanatlı güdüm kiti uygulamasıdır. Hem uçağın riske girmesini önler hem de tam isabet sağlar. Yüksek irtifadan 60 deniz mili, düşük irtifadan 20 deniz mili’nden bırakılabilir. Dolayısı ile yukarıda bahsettiğim destek gelmesi durumunda çok önceden etkili atış yapılabilir.
-HGK-Hassas Güdüm Kiti: HGK-84 2000 lb’lik MK-84 genel maksat bombasına veya içinde NEB (nüfuz edici bomba) olan versiyonlarına uygulanan INS (ANS-Ataletsek Navigasyon Sistemi) ve GPS (KKS-Küresel Konumlama Sistemi) eklenerek havadan hassas vuruş yeteneği olan akıllı mühimmata çevrilmesi.
-HGK-83: 1000 lb’lik MK-83 versiyonu ayrıca SARB-83 ardışık delici bombalara uygulanıyor.
-LHGK-84: HGK-84’ün Lazer Arayıcı Başlıklı versiyonu.
-NEB: Nüfuz edici bomba. MK-84 bombası büyüklüğünde 870 kg ağırlığında Türkiye’nin ilk beton delici bombası. Güdüm kitleri uygulanabiliyor ve ön ve ana deliciye sahip. Yer altı beton sığınaklara karşı dahi etkili.
-Bozok: Daha çok insansız hava araçlarımız TB-2 ve ANKA tarafından kullanılmak üzere üretilen amacı asimetrik harp unsurları (arazideki teröristler vb.) olan minyatür bomba. 16 kg ağırlığında ve terminal safhasında (son aşamada) hedefine yarı aktif lazer arayıcı başlığı ile de yönelebilir. Süzülerek ilerler. Yukarıdakiler gibi motorsuzdur.
Yukarıdaki mühimmatların harekât kapsamında çok sayıda kullanılacağını değerlendiriyorum. Ayrıca diğer kullanım ihtimali olan milli mühimmatlar.
-SOM seyir füzesi: 250 km menzilli. Gerek maliyeti gerek amacı gerekse ihtiyaç olmayacağını değerlendirdiğim için kullanım ihtimali zayıf.
-TOGAN: Havadan bırakılabilen hava mühimmatı.
-MK82-T: Termobarik bomba.500 lb’lik ve MK-82’de kullanılan tüm güdüm kitlerinin uygulanabildiği termobarik patlayıcı. Patlama ile açığa çıkan basınç darbesi mağara, sığınak, tünel, hangar gibi kapalı alanlarda yüksek darbe, basınç oluşturur. Ek olarak metal tozların yanması sonucu açığa çıkan ısı, patlama sonucu açığa çıkan alev hacmini, sıcaklığı ve sönümlenme süresini artırarak patlayıcının hedef üzerinde tahrip ve ısı etkisini maksimize eder.
-Toros: Toros 230, 65 km menzilli ve Toros 260,110 km menzilli topçu roketleri.
-SERT-82: 500 lb’lik yer üstü ve yer altı hedeflere karşı üretilen beton delici mühimmat. MK-82 bombasına uygulanabilen tüm güdüm kitleri uygulanabilir.
-SARB-83: 1000 lb’lik ardışık delici bomba. MK-83 güdüm kitleri uygulanarak bu da akıllı bomba olabilir.
Şimdi ROKETSAN ürünlerine bakalım:
-Cirit: 2,75 inç (70 mm) lazer güdümlü 15m kg’lık füze. Atak helikopterleri ve SİHA’larda kullanılmak üzere geliştirildi.
-MAM-L: Mini akıllı mühimmat.22 kg’lık, motorsuz ve süzülerek uçan yarı aktif lazer arayıcı başlığı ile güdümlü bir mühimmattır. SİHA’lar ve Hürkuş-C gibi hafif taarruz uçakları için geliştirildi. Harekatta SİHA’lar tarafından çok sayıda kullanılacaktır. 6,5 kg’lık versiyonu ise MAM-C’dir.
-TEBER: MK-81 ve MK-82 bombalarına uygulanmış lazer güdüm kitidir.
Ayrıca piyade tüfeklerindeki 40 mm bombaatar kısmına uygulanan 1 kg’lık “Yatağan lazer güdümlü minyatür füze sistemi”, meskûn mahal operasyonlarında kullanılmak üzere geliştirilen küçük füze sistemi Cida, Milli tanksavar füzesi Karaok (ne derece üretildi veya dağıtımı yapıldı bilemiyorum), UMTAS, L-UMTAS ve OMTAS tanksavar füzeleri harekatta kullanılabilir. Tanksavarlar için ileriki zamanlarda PYD’nin zırhlı araçları meydana çıkarsa ihtiyaç alacaktır. TSK envanterinde çok sayıda ithal AGTM var. Ancak bu milli tanksavarlar uçar platformlardan veya OMTAS piyadeler tarafından kullanılabilir.
-TR-107/122, TRB-122, TRG-122, TRG-230 topçu roketleri: 11 ila 40 km arası menzilleri olan bu topçu roketleri de harekât kapsamında kullanılmaktadır. Ancak hangi modeli konusunda bir şey söylemek zor.
-TRG-300 Kaplan balistik füzesi/ topçu roketi: 30 ile 120 km arası menzillerde etkilidir.
-T-107/122 ÇNRA: Çok namlulu roketatarın kullanıldığını yukarıda belirtmiştim.40 km menzilli.
ASELSAN’dan da birkaç örnek verip bitirmek istiyorum. Gerçi mühimmat değil ama Serhat hava tespit radarının yoğun kullanılma ihtimali var. ASELSAN yapımı optik, elektro-optik ve haberleşme sistemleri zaten tüm TSK tarafından çok yoğun kullanılıyor. Diğer yandan ilk gün gündem olduğu üzere KORAL ED/ET elektronik harp/karıştırma veya elektronik destek/taarruz sisteminin bölgedeki tüm cep telefonu ve elektronik sistemleri harekât öncesi ve sonrası felç ettiğimi medyadan hepimiz duyduk. Böylece PKK/PYD unsurlarının haberleşmesi kesildi.
Aslında mühimmat ve silah sistemi üreten MKE ve diğer özel kuruluşlar ve silah/mühimmatlarında da bahsedebiliriz ancak liste bir hayli uzayacak. Ben daha çok yeni ve kullanım imkânı olacak ürünlerde bahsetmek istedim. Yoksa hemen hemen her askerimiz de MKE üretimi piyade tüfeği MPT-76 var.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederim. TSK’nın bir an önce hedeflerine kayıpsız ulaşması veya PYD’nin süratle bölgeyi terk etmesi ümidi ile.
Seçimi kaybedenler istifa etmeli mi?
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 6 | 16 |
2. Fenerbahçe | 5 | 15 |
3. Rizespor | 6 | 11 |
4. Hatayspor | 6 | 10 |
5. Beşiktaş | 5 | 10 |
6. Trabzonspor | 6 | 9 |
7. Kayserispor | 6 | 9 |
8. Konyaspor | 6 | 9 |
9. Kasımpasa | 6 | 9 |
10. A.Demirspor | 5 | 8 |
11. Alanyaspor | 6 | 7 |
12. Ankaragücü | 6 | 6 |
13. Antalyaspor | 6 | 6 |
14. Karagümrük | 6 | 6 |
15. Sivasspor | 6 | 6 |
16. Pendikspor | 6 | 4 |
17. Başakşehir | 5 | 3 |
18. Gaziantep FK | 6 | 3 |
19. İstanbulspor | 5 | 2 |
20. Samsunspor | 5 | 1 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Eyüpspor | 6 | 18 |
2. Bandırmaspor | 6 | 12 |
3. Ahlatçı Çorum FK | 6 | 12 |
4. Kocaelispor | 6 | 12 |
5. Bodrumspor | 6 | 11 |
6. Manisa FK | 6 | 11 |
7. Keçiörengücü | 6 | 11 |
8. Gençlerbirliği | 6 | 10 |
9. Göztepe | 6 | 8 |
10. Şanlıurfaspor | 6 | 8 |
11. Erzurumspor | 6 | 6 |
12. Adanaspor | 6 | 6 |
13. Boluspor | 6 | 6 |
14. Sakaryaspor | 6 | 5 |
15. Giresunspor | 6 | 4 |
16. Altay | 6 | 4 |
17. Tuzlaspor | 6 | 3 |
18. Ümraniye | 6 | 2 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. M.City | 6 | 18 |
2. Liverpool | 6 | 16 |
3. Brighton | 6 | 15 |
4. Tottenham | 6 | 14 |
5. Arsenal | 6 | 14 |
6. Aston Villa | 6 | 12 |
7. West Ham United | 6 | 10 |
8. Newcastle | 6 | 9 |
9. M. United | 6 | 9 |
10. Crystal Palace | 6 | 8 |
11. Fulham | 6 | 8 |
12. Nottingham Forest | 6 | 7 |
13. Brentford | 6 | 6 |
14. Chelsea | 6 | 5 |
15. Everton | 6 | 4 |
16. Wolves | 6 | 4 |
17. Bournemouth | 6 | 3 |
18. Luton Town | 5 | 1 |
19. Burnley | 5 | 1 |
20. Sheffield United | 6 | 1 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Barcelona | 7 | 17 |
2. Girona | 6 | 16 |
3. Real Madrid | 6 | 15 |
4. Athletic Bilbao | 6 | 13 |
5. Atletico Madrid | 5 | 10 |
6. Valencia | 6 | 10 |
7. Rayo Vallecano | 6 | 10 |
8. Real Sociedad | 6 | 9 |
9. Cadiz | 6 | 8 |
10. Real Betis | 6 | 8 |
11. Sevilla | 6 | 7 |
12. Osasuna | 6 | 7 |
13. Villarreal | 6 | 7 |
14. Getafe | 6 | 7 |
15. Mallorca | 7 | 6 |
16. Deportivo Alaves | 6 | 6 |
17. Las Palmas | 6 | 5 |
18. Celta Vigo | 6 | 4 |
19. Granada | 6 | 3 |
20. Almeria | 7 | 2 |
Size Tesekkur Ediyorum