Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen "Aile Okulu Tanıtım Programı"nda yaptığı konuşmada, eğitimin nitelikli insanlar yetiştirmede ve toplumları ileri taşımada çok önemli bir vasıta olduğunu, o nedenle niteliğinin her daim artırılması ve çeşitlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Bunu başarmanın, çağın ihtiyaçlarını doğru okumaya bağlı olduğunu, bu anlamda "en kıymetli değer" olan aileyi merkeze alan bu projenin büyük bir ihtiyaca karşılık geldiğini ifade eden Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığını titizlikle hayata geçirdiği bu özel çalışma için kutlayarak, emeği geçenlere teşekkür etti.

Erdoğan, aileyi, "içinde onlarca anlamı ve tecrübeyi barındırabilen çok zengin bir kelime" olarak tanımlayarak, şöyle konuştu:

"Aile dediğimizde sadece anne, baba ve kardeşleri değil, sevgi, şefkat, merhamet, dayanışma, kader birliği gibi birçok kavramı eş zamanlı anlıyoruz. Hayata dair tüm yargıları, anlamları, duyguları, milli ve manevi değerleri, zihnimize ve kalbimize ilk olarak bu eğitim yuvasında mühürleriz. Aile en büyük zenginliğimiz, dayanak noktamız, aidiyet duygusunu kazandığımız sığınağımızdır.

Her toplumsal yapıya, kültürel birikime ve inanç sistemine göre farklılık gösterse de aile evrensel bir kurumdur. Yani tüm milletler ve medeniyetler varlıklarını ailelere borçludur. Buradan anlıyoruz ki aile, bir toplumun başlama noktası olduğu gibi muhafaza edilmediği takdirde toplumların yok olduğu yer de olabilir. Çünkü aile, sadece mensupları arasındaki ilişkiyi düzenlemez, toplumun gücünü, sıhhatini, ayrıca toplumsal ilişkilerin niteliğini belirler."

Emine Erdoğan, aile kurumunun güçlü olduğu ülkelerde, toplumsal meselelerin kendi içinde kolaylıkla çözüldüğünü, zira ailenin içindeki manevi değerler ve dayanışma kültürünün, mahalleye, mahalleden şehre daha geniş ölçekte tüm topluma yayıldığını söyledi.

"Aile zarar görürse huzursuz bir toplumun kaynağı olur"

Aile kavramı sabit kalmadığına, tarihsel süreçte birçok değişim ve dönüşümden geçtiğine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bir örnek vermek gerekirse; sanayileşme, kırsal kültürün yerini şehirlerin anlamasının ve modern aile modelinin ortaya çıkmasının zeminini hazırlamıştır. Halihazırda, tüm dünya olarak yine hızlı ve köklü bir dönüşüm sürecindeyiz. Bugün yaşadığımız teknoloji devrimi, yaşam kültürümüzle birlikte tüm duygu ve düşünce dünyamızı dönüştürüyor. İnsanlar arasına saydam duvarlar çekiyor.

Bir arada görünsek de tecrit halinde yaşıyoruz. Yalnızlaşmak gittikçe bir norm haline geliyor. Bu vaziyet, aile yapımızın geleceğine dair önemli bir uyarıdır. Bu değişimin farkında olmak, maruz kaldığımız dönüşümü okumak, analiz etmek ve yenilikleri kucakladığımız kadar, gerekli tedbirleri de almak zorundayız."

Bir toplumu bir arada tutanın, üzerinde yaşadığı coğrafya kadar bireylerin buluştuğu ortak kültür, inanç ve değerler paydası da olduğunu dile getiren Erdoğan, toplumun devamlılığını sağlamak için medeniyetin yapı taşlarını koruma ve geleceğe aktarma gayretinde olmak gerektiğini vurguladı.

Bu noktada ailenin medeniyet hafızasının adeta muhafızı konumunda olduğunu, milli benliğin çocuklara aile aracılığıyla kazandırıldığını belirten Erdoğan, mutlu ve huzurlu ailelerin, toplumun genel manevi atmosferini belirlediğini, aile zarar görürse ve değerleri zayıflarsa huzursuz bir toplumun kaynağı olacağını ifade etti.

Emine Erdoğan, şunları söyledi:

"Üzülerek ifade ediyorum ki, aile kurumu tüm dünyada hedef haline geldi. Hızla dönüşen dünyamızdaki çoğu değişim ne yazık ki aileden taraf değil. En başta, bir toplumun alametifarikası olan değerler küreselleşme karşısında tutunmakta zorlanıyor. Bireyselleşmenin hakim anlayış haline gelmesi, bireyin aileden soyutlanarak öne çıkarılması, aileyi birbirine bağlayan eklem yerlerini törpülüyor. İçi doldurulmamış bu kavramlar, insanları bir bütünün parçası olduğu fikrinden hızla uzaklaştırıyor."

"Projenin, ailelerimizi olası risklere karşı çok daha dayanıklı hale getireceğine inanıyorum"

İnsanın sadece kendine karşı değil, ailesine, toplumuna ve makro ölçekte tüm insanlığa karşı sorumlulukları olan bir varlık olduğunu aktaran Erdoğan, bilhassa tüm dünyanın evlere kapandığı salgın döneminde, yaşanılan bu erozyonun daha belirgin hale geldiğini söyledi.

Kuşaklar arasında fark etmeden açılmış mesafelerin, aile iletişimindeki zayıflamaların, teknoloji bağımlılığı gibi yeni nesil bağımlılıkların farkına varıldığını aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İşte, bu ihtiyacı tam ve zamanında gören Milli Eğitim Bakanlığımız, Aile Okulu Projesi'ne aileyi güçlendirme motivasyonuyla başladı. Hem salgının toplum ve bireyler üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiyi onarmayı hem de aile değerlerini ihya etmeyi hedefledi. Pilot bölgelerdeki çalışmaların tamamlanmasının ardından bu kursların şimdi ülkemizin dört bir yanında ailelerimizin istifadesine sunulacak olması gerçekten çok sevindirici. Eğitimler, aile içi iletişimden ahlaki gelişime, bilinçli ve güvenli teknoloji kullanımından sağlıklı beslenmeye kadar, 8 ana başlıkta ve 44 saat olarak düzenleniyor. Bu projenin, ailelerimizi olası risklere karşı çok daha dayanıklı hale getireceğine yürekten inanıyorum."

"Değerlerimizle kucaklaşalım"

Emine Erdoğan, insan ruhunun güzelliğinin sevgi, şefkat, empati, merhamet gibi değerlerle işlendikçe aşikar olduğunu, tüm bu değer ve erdemlerin tatbik edildiği yerin aile olduğunu dile getirdi.

Çocukların kalpleri ve ruh dünyalarının, ailelerinin yaşam pratikleriyle şekillendiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Halihazırda tüm dünyada, aileyi zedeleyen farklı yaşam tarzlarının bir moda gibi hızla yayılmasına direnebilen ender toplumlardanız. Bunun sırrı, başlı başına bir yaşam sanatı olan aile kültürümüzdür. Böyle zengin bir aile hayatının tüm insanlığa ilham verecek nitelikte olduğuna inanıyorum. Toplumumuzun özünü oluşturan bu ruhu geleceğe aktarmak hepimizin sorumluluğu. Aileyi hayatımızın merkezine almak, ona ihtimamla davranmak, aile içi iletişimizi latif hale getirmek, hürmet makamındaki yaşlılarımızla ailemizi genişletmek gayreti içinde olalım. Değerlerimizle kucaklaşalım. Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki güçlü aileler toplumların bağışıklık sistemini oluşturur. Böyle toplumlar dış etkilere, ideolojik saldırılara, onu tahrip etmek isteyen tüm girişimlere karşı koruma altındadır."

Emine Erdoğan, tüm öğretmenlere ve eğitim camiasına, toplumun refahına adanmış emekleri ve fedakar çalışmaları için minnettar olduğunu ifade etti.

Milli Eğitim Bakanı Özer: 2022 sonuna kadar 1 milyon aileye ulaşmayı hedefliyoruz

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ise sadece akademik olarak başarılı değil kültürü, sanatı ve değerlerini içselleştirmiş, dünyaya farklı şeyler söyleyen nesiller yetiştirmek istediklerini dile getirdi.

Özer, bu bağlamda sadece eğitim çağındaki çocukların nitelikli eğitim almalarını sağlamadıklarını, aynı zamanda Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı Halk Eğitim Merkezleri ve Olgunlaşma Enstitüleri üzerinden de yetişkinlerin eğitim almaları ve sürekli kişisel gelişimlerini desteklemek için eğitim programları geliştirdiklerini anlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde 26 Ekim'de başlattıkları ''Kütüphanesiz Okul Kalmasın'' projesiyle 2 ayda 16 bin 361 kütüphane açtıklarını ve 2021 sonu itibarıyla kütüphanesi olmayan okulun kalmadığını aktaran Özer, kütüphanelerdeki 28 milyon olan kitap sayısını 70 milyona yükselttiklerini, 2022'nin sonuna kadar bu sayıyı 100 milyona çıkaracaklarını, böylece öğrenci başına düşen kitap sayısının 7 olacağını kaydetti.

Bu yıl bilim sanat merkezlerinde, bilim sanat, matematik ve İngilizce yaz okulları açtıklarını anımsatan Özer, Türkiye'nin tüm noktalarındaki kütüphaneleri ebeveynlerin de geleceği şekilde dizayn ederek hizmete sunduklarını söyledi.

Okul öncesi eğitim seferberliği başlattıklarını da hatırlatan Özer, okul öncesi eğitimin, eğitimde fırsat eşitliği ve aynı zamanda öğrencilerin daha nitelikli eğitim alması, hemhal, hemdert ve diğerkam olması, madde bağımlılığı ve suça eğilim gibi özellikleri taşımaması için çok önemli katkılar sunan bir eğitim türü olduğunu ifade etti.

Bakan Özer, okul öncesi eğitimin eğitim ekonomistlerinin tanımlamasıyla "uzun vadeli getirisi en yüksek ama yatırım maliyeti en düşük eğitim politikası" olduğunu aktararak, şu bilgileri paylaştı:

"3 yaştaki yüzde 14 olan okullaşma oranını yüzde 50'ye, 4 yaştaki yüzde 35 olan okullaşma oranını yüzde 70'e, 5 yaştaki yüzde 78 olan okullaşma oranını yüzde 100'e çıkartmak için tüm Türkiye'de 3 bin yeni anaokulu ve 40 bin yeni ana sınıfı yapmak için yola revan olduk. Şu ana kadar 10 ay gibi kısa sürede 1110 bağımsız anaokulunu, 10 bin yeni ana sınıfını hizmete açtık. Bu ülkede yüzde 78 olan 5 yaştaki okullaşma oranlarını yüzde 93'e çıkartmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 3 bin anaokuluyla ilgili planlama da çok başarılı bir şekilde devam ediyor. Hatta bir sürprizimiz de olacak. 3 bini katbekat aşacağız. Tıpkı Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ilkokulda, ortaokulda, lisede, yükseköğretim alanında OECD ülkelerinin 1950'li yıllarda sağladığı okullaşma oranlarına nasıl 70 yıl gecikmeyle ulaşmışsak, aynı şeyi okul öncesi eğitimde sağlayacağız."

"2023 yılının sonuna kadar tüm okullarımızı Çevre Dostu Okul yapacağız"

Milli Eğitim Bakanı Özer, martta başlattıkları ''Çevre Dostu 1000 Okul Projesi'' kapsamında, çevreye duyarlı ve bilinçli çocuklar yetiştirme hedefiyle tüm ilçelerden bir okul seçtiklerini anlattı.

Okullarda güneş enerji sistemlerinden yağmur suyu toplama ünitelerine, yemekhane ve kantindeki organik atıkların dönüştürülmesine, sıfır atık kütüphaneye kadar tüm alanlarda örnekleri sisteme entegre ettiklerini kaydeden Özer, bu okulları bölgelerinde bulunan diğer okullara örneklik teşkil etmesi için çevre dostu sistemlerle donattıklarını belirtti. Özer, "2023 yılının sonuna kadar tüm okullarımızı Çevre Dostu Okul yapacağız." dedi.

Eğitimden bir şekilde ayrı kalan kadınları tekrar eğitimle buluşturmak ve ayakları üzerinde durabilmeleri için eğitim imkanlarını geliştirmek amacıyla "Nerede kalmıştık?" eğitim seferberliğini başlattıklarını anımsatan Özer, yetişkinlerin 4 yılda liseyi bitirme şartını iyileştirdiklerini ve 2 yılda bitirme imkanı getirdiklerini, böylece on binlerce kadının eğitimlerini tamamladığını söyledi.

"Odağımız ailenin tekrar eski kültürel kodlarıyla barışmasını sağlamak"

Bugün de Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün desteğiyle pilot uygulaması İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun, Adana, Şanlıurfa ve Erzurum'da başlayan Aile Okulu'nun tanıtımını yaptıklarını belirten Özer, şöyle devam etti:

"Ailelerimize dokunan, onlara bir okul hizmeti veren, unuttuğumuz değerleri ailelere tekrar hatırlatan, aile iletişiminin tıkanan kanallarını aşmalarında onlara rehberlik eden, çocuklarıyla iletişimlerini tekrar inşa etmek için yeni yaklaşımlarla onları desteklemeye çalışan, aynı zamanda kültürel, ahlaki değerlerimizin de tekrar hatırlatıldığı ve en önemlisi üzerinde toplum olarak durmamız gereken ama sadece bizim gençlerimizi, çocuklarımızı değil tüm dünya gençlerini tehdit eden internet bağımlılığının getirmiş olduğu maliyetleri tekrar düşünmemizi gerektiren bir aile okulu eğitimi inşa ettik. İçerisinde 10 farklı başlık var, ilk yardımından çevre bilincine kadar. Ama asıl odağımız ailenin tekrar eski kültürel kodlarıyla barışmasını ve birleşmesini sağlamak. Çünkü bir toplum, aileyi kaybederek her şeyini kaybeder. İşte o kültürel mirasın tevarüsü, medeniyet inşası dediğimiz her şeyin başlangıç noktası kadınlar ve ailemiz. Onun için Milli Eğitim Bakanlığı olarak başarılı bir şekilde 7 ilde pilotlamış olduğumuz projeyi, içeriğini çok daha genişleterek bugün itibarıyla 81 ilimize ulaştırmak istiyoruz. Hedefimiz, 2022 yılı sonu itibarıyla 1milyon aileye ulaşabilmek."

Salonda, projede bu hedefe ulaşmanın mümkün olmadığını düşünenlerin bulunduğunu dile getiren Özer, "Biz ne söylediysek yaptık. Allah'a şükür. Onun için Milli Eğitim Bakanı olarak yine tüm süreçlerin takipçisi olacağım. Halk eğitim merkezlerinizin imkanlarını daha iyi noktaya taşıyacağız ama hepimiz seferber olacağız. Ailelerimize dokunacağız, hemhal olacağız. Projenin hayırlara vesile olmasını diliyorum." diyerek sözlerini tamamladı.

Projeyle yaklaşık 50 bin veli ve 1170 eğitici eğitim aldı

Mart 2022'de hazırlanan ve eğitimlere başlanan Aile Okulu Projesi kapsamında, "Aile Okulu Eğitici Eğitimi Hizmet İçi Eğitim Kursu", "Aile Okulu Eğitici Eğitimi Yaygın Eğitim Kursu" ve "Aile Okulu Eğitimi (Velilere Yönelik) Yaygın Eğitim Kursu" olmak üzere 3 farklı eğitim planlandı.

Yıl içerisinde planlanan Aile Okulu Eğitici Eğitimi Hizmet İçi Eğitim Kurslarından üçü Erzurum, Mersin ve İzmir'de gerçekleştirildi.

Aile Okulu'nda eğiticilere, 4'er saat "sosyal ve duygusal beceri gelişimi", "aile içi iletişim becerileri", "akran ilişkileri", "bilinçli ve güvenli teknoloji kullanımı", "çatışma ve stres yönetimi", "ahlaki gelişim" ve "sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite", 2'şer saat "bağımlılık" olmak üzere toplam 30 saat eğitim verildi.

Veliler ise Aile Okulu'nda 6'şar saat "sosyal ve duygusal beceri gelişimi", "aile içi iletişim becerileri", "akran ilişkileri", "bilinçli ve güvenli teknoloji kullanımı" ve "çatışma ve stres yönetimi", 4'er saat "bağımlılık", "ahlaki gelişim" ve "sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite", 2'şer saat de "ölçme ve değerlendirme" olmak üzere toplamda 44 saat eğitim aldı.

Aile Okulu Projesi kapsamında 1170 eğiticiye ve yaklaşık 50 bin veliye eğitim verildi.

Öte yandan, kurs programına "çevre koruma bilinci" ve "ilk yardım eğitimi" başlıkları da eklendi.